Konyalı Veli Onbaşı
Konyalı Veli Onbaşı: Çanakkale Savaşı esnasında Anafartalar Cephesi Kireç Tepe Bölgesinde, 3.Tümenin 31.Alayının 2. Tabur onbaşısı, Konyalı Veli Onbaşı.
Konyalı Veli Onbaşı
Çanakkale muharebesinin sonuna doğru 3.Tümenin 31.Alayının 2. Taburu Kireçtepe’de bulunuyordu. Bu taburun 6. Bölüğünden Konyalı Veli Onbaşı her gün akşam olunca bölük komutanımız Teğmen Hami’nin yanına gelir ve düşmana gece baskını yapmak için izin isterdi. Yaman bombacı olan Veli Onbaşı kendine uygun iki er arkadaşı da beraber alır ve her gece baskına gider ve baskından boş dönmezdi. Mutlak telefon makinesi ve kablo gibi eline ne geçerse getirirdi. Hiçbir şey bulamazsa düşman nöbetçilerinin silahlarını kapar ve hatta ayaklarından potinlerini çeker alırdı. Bu onbaşı ve iki er arkadaşı araziden o kadar ustalıkla istifade ederlerdi ki, düşman nöbetçileri ellerinden silahları ve ayaklarından potinlerinin gittiği zaman bunun farkına varırlardı.
Konyalı Veli Onbaşı, bir akşam üzeri adeti olduğu üzere gene bölük komutanı Hami’ye, baskına gideceğini haber verdi ve iki arkadaş ile birlikte gitti. O gece taburun cephesinde İngilizlerin bir taburu var kuvvet ile tahkimat yapıyor, kazma ve kürek sesleri ayan beyan duyulurdu. Biz Veli Onbaşının yapacağı baskını bekliyorduk. Kulağımızı kazma ve kürek seslerinin düzgün çalışmalarına vermiştik. Birdenbire birkaç bomba patladı. Kazma ve kürek sesleri kesildi. Bunun yerine bir sürü acı insan sesleri duyuldu. Birkaç bomba daha patladı. Bu sefer acı sesler daha fazla çoğaldı. Feryat, figan kıyamet koptu.
Koca İngiliz taburu kazma ve kürekleri ellerinden atmış siperlerini bırakıp kaçmışlardı. Veli Onbaşı gene telefon makinesi vesaire gibi birçok ağır yükle geldi ve bu yüklerini yere bıraktıktan sonra anlattı: ”Siperin önüne kadar yaklaştık. Fakat nöbetçilerden bir türlü sipere kadar yanaşamadık. Çaresiz nöbetçinin birinin ayaklarının dibine kadar sokulduk, birdenbire ayaklarından çektik, gık demeye meydan vermeden ağzını tıkadık. Öteki nöbetçiyi de onun gibi becerdik ve tam siperin üzerine yılan gibi sürüne sürüne çıktık. Siper kazan İngilizleri seyre daldık, fakat pek de vakit geçirecek olursak düşman nöbet değiştiricileri veya devriyenin, nöbetçilerinin halini görerek tehlikeye düşeceğimizi ve hiçbir iş göremeyeceğimizi düşündük.
Bombalarımızı ateşledik ve siperin uzunluğuna doğru fırlattık. İngilizler kazma ve küreklerini attılar ve neye uğradıklarını bilemeyerek çil yavrusu gibi dağıldılar. Bazıları da şaşkınlıktan bir araya toplandılar ve pustular. Bunlara ikinci bombalarımızı yolladık. Siperler boşaldı, elimize geçen bu şeyleri getirdik”. Veli Onbaşının getirdik dediği şeyler telefon makinesi, kablo, şapka, kazma, kürek vesaire idi. Bu kahraman ve fedakarların bilhassa Veli Onbaşının getirdiği şeyler o kadar ağırdı ki, kan ve ter içinde kalmıştı.
Köse, hafif ve zayıf vücutlu, çürük seyrek dişli olan Veli Onbaşının o gece getirdiği yükün ağırlığına ve yaptığı becerikliye baktığımda hayret ettim ve hayran kaldım. Bu fedakâr onbaşının buna benzer yüzlerce kahramanlığı vardır. Konyalı Veli Onbaşı benim dimağımda cesur fedakar, hiçbir şeyden yılmaz, tek bir gece baskına gitmezse adeta hasta olur ve uyku uyumaz bir kahraman olarak yaşar.