Çanakkale İkinci Dünya Savaşı
Çanakkale İkinci Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı daha başlamadan Çanakkale’de mevcut durum üzerine yazılmış bir makale.
Çanakkale İkinci Dünya Savaşı
Makale Özeti
2. Dünya Savaşı daha başlamadan Çanakkale’de bazı savunma tedbirleri alınmıştı. Savaşın başlamasıyla birlikte bu tedbirler arttırıldı. Çanakkale küçük bir şehirdi. Halkının önemli bir kısmı tarımla uğraşıyordu. O nedenle tarımsal üretimin arttırılmasına büyük önem verildi. Bu amaçla çiftçiler valilik tarafından teşvik edildi. Ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi Çanakkale’de de bazı uygulamalar hayata geçirildi. Kiralar ücretleri sabitlendi. Fiyatlar üzerinde sıkı kontrol uygulandı. Ekmek karneye bağlandı. Savaş uzadıkça bu uygulamaların halk üzerinde olumsuz etkileri arttı.
Çanakkale İkinci Dünya Savaşı
Çanakkale halkı İkinci Dünya Savaşı’nın başladığını 2 Eylül tarihinde öğrenmişti. Radyo ve gazeteler savaşın başlamasını şöyle duyurmuşlardı: “Avrupa’da harp başladı. Alman Orduları harbi bırakıp Polonya’yı terk etmezlerse İngiltere ve Fransa Orduları derhal harbe girecekler. Alman-Leh harbi şiddetle devam ediyor. İngiltere ve Fransa bugün umumi seferberlik yapıyorlar. 18’den 41’e kadar bütün İngilizler asker! Fransa bazı mıntıkalarda örfi idare (sıkıyönetim) ilan ediyor.”[1]
Bu haberi duyan Çanakkalelilerde büyük bir heyecan ve panik havası baş gösterdi. Eğer savaş devam ederse boğazlar nedeniyle mutlaka Türkiye de savaşa katılmak zorunda kalacak ve Çanakkale de bu savaşın tam merkezinde olacaktı. Zaten bir süredir Çanakkale’ye devletin en üst kademesindeki kişiler sıkça gelip gidiyorlardı. İlk önce Ordu Müfettişi Orgeneral Fahrettin Altay Ocak 1939’da Çanakkale’ye gelmiş, Valiyi ziyaret ettikten sonra birlikleri teftiş etmişti[2]. Daha sonra Trakya Umumi Müfettişi Orgeneral Kazım Dirik, 20 Şubat günü teftiş ve incelemeler için Gelibolu yoluyla Çanakkale’yi ziyaret etmişti. Çanakkale Valisi Atıf Ulusoğlu tarafında Gelibolu’da karşılanan ve motorla Çimenlik İskelesi’ne çıkan Orgeneral Kazım Dirik’i Müstahkem Mevki Komutanı Ali Rıza Artukal ve diğer yetkililer karşılamış, Dirik ve Ulusoğlu Çanakkale’nin kazalarını teftişe başlamışlardı[3]. Daha sonra bu heyete Çanakkale milletvekili Ziya Gevher Etili de katılmış[4] ve 24 Nisan 1939 Salı günü Ezine, Ayvacık kazaları ile Geyikli nahiyesini teftişten sonra Gelibolu’da tekrar buluşmuşlardı[5].
Tarihler Haziran ayının sonlarını gösterdiğinde bu defa Çanakkale’yi Mareşal Fevzi Çakmak şereflendirmişti. 27 Haziran 1939 Salı günü Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak refakatlerinde Orgeneral Fahrettin Altay ve Orgeneral İzzettin Çalışlar ve Trakya Umumi Müfettişi Orgeneral Kazım Dirik saat 18.00’de Gelibolu yoluyla Çanakkale’ye gelmişler ve Deniz Komutanlığı İskelesi’nde bando ve bir bölük tören kıtasıyla karşılanmışlardı. Bütün subaylar, memurlar, öğrenciler ve halk iskeleye doluşmuş, çocuklar gelenlere çiçek buketleri sunmuşlardı. Aynı gün 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Kemal Doğan Balıkesir’den Çanakkale’ye teşrif etmiş ve Mareşal’e katılmıştı[6].
Mareşal’in Çanakkale’ye gelişinden üç gün sonra 30 Haziran 1939 Cuma günü Cumhurbaşkanı Milli Şef İsmet İnönü sabah saat 06.30’da Savarona yatıyla Çanakkale Boğazı’nı geçerek Gökçeada (İmroz) ve Bozcaada yönüne gitmiş ve denizden bölgeyle ilgili bir inceleme yaptıktan sonra saat 13.00’te Çanakkale Limanı’na gelmişti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün gelişi bütün şehri bir kez daha sokaklara dökmüştü. Sahil bayraklarla donatılmış, halk Milli Şefi alkışlamak ve görebilmek için rıhtıma toplanmıştı. Bu arada Türk donanması da Çanakkale’ye gelmişti. Savarona limana girerken Çimenlik Kalesi topları 21 pare top atışı gerçekleştirmişler, limandaki vapurlar da düdüklerini Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü selamlamak üzere çalmışlardı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Çanakkale’de bulunan Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Orgeneral Fahrettin Altay, Orgeneral İzzettin Çalışlar, Trakya Umumi Müfettişi Kazım Dirik, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Şükrü Okan ve Vali Atıf Ulusoğlu’nu yatta kabul etmiş bir süre görüşmüşlerdi. Vali Atıf Ulusoğlu, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün sevgi ve selamlarını halka iletmiş ve en kısa sürede İnönü’nün tekrar gelerek halkla temas edeceğini bildirmişti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü saat 15.00’te Savarona yatıyla Çanakkale Limanından ayrılmış, Yavuz zırhlısı ve diğer savaş gemileri İnönü’yü top atışlarıyla uğurlamışlardı[7].
13 Temmuz 1939 Perşembe günü “Hava Taarruzlarına Karşı Işıkların Söndürülmesi ve Karartılması Nizamnamesi” yayınlanmıştı. Nizamnamenin ilk maddesinde “Düşman tayyarelerinin geceleyin hedeflerin tanımalarına ve umumi surette doğru istikameti bulmalarına mani olmak ve hareketlerini güçleştirmek için bu nizamname hükümleri dairesinde ışıklar söndürülür ve karartılır” deniliyor ve alınacak tedbirler ve uymayanlar için gerekli cezalar açıklanıyordu[8].
Bu arada 1939 yılı hemen genel milletvekili hem de belediye seçimlerinin yapıldığı bir yıldı. Başbakan Celal Bayar 25 Ocak 1939 tarihinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye seçimlerin yenilenmesi kararını şöyle bildirmişti:
“Türkiye Reisicumhurunun Yüksek Huzurlarına,
Türkiye Büyük Millet Meclisi intihabının(seçiminin) yenilenmesine Parti divanınca karar verilmiştir. Partimizin intihaba yeni ve taze bir kuvvetle çıkmasını maksada ve esasa daha uygun ve faideli mülahaza ettim. Bu imkânı Zatı Devletlerine vermiş olmak için Başvekâletten istifamı arz ve takdim ediyorum.
Yüksek teveccühlerinin devamını sonsuz hürmet ve tazimlerimle istirham ederim.
İzmir Mebusu
C. Bayar”[9]
Milletvekili genel seçimleri için seçmen defterleri askıya çıkmış ve 15 Mart 1939 Çarşamba günü ikinci seçmenlerin seçimine başlanmış[10] ve bu işlem 21 Mart 1939 Salı günü tamamlanmıştı[11]. 26 Mart 1939’da ikinci seçmenlerin yaptığı seçimle Ziya Gevher Etili, Hilmi Ergeneli, Rusuhi Bolayırlı, Reşat Nuri Güntekin, Atıf Kamçıl ve Avni Yukaruç milletvekili seçilmişlerdi[12].
Bu arada Halkevi Başkanı Halil Dilmaç Ankara’dan İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı seçilmesi konusunda bir film getirmiş ve 20 Haziran 1939 tarihinde Belediye Sineması’nda ücretsiz olarak gösterilmeye başlanmıştı[13].
Daha sonra belediye seçimleri gerçekleştirilmişti. Ancak Belediye Başkanının görevi sırasında yaptığı usulsüzlük nedeniyle Çanakkale Belediye seçimleri Şurayı Devlet tarafından feshedilmiş ve seçimin yenilenmesine karar verilmişti. Seçimin iptali üzerine Çanakkale Belediye Başkanı Osman Günel belediye başkanlığından çekilmiş[14] ve vekâleten Belediye Başkanı Makamına Valilikçe Diş Doktoru Şemsettin Çamoğlu tayin edilmişti[15]. Belediye Başkanı Vekili Şemsettin Çamoğlu, 25 Mayıs’ta yayınladığı bildiride Çanakkale Belediye Meclisi için belirlenen asil ve yedek üyelerin isimlerini yayınlamış ve seçmenlerden bu adaylara oy vermelerini istemişti. Buna göre sırasıyla asil üyeler; Şemsettin Çamoğlu, İhsan Berkin, Niyazi Ergin, Halit Turuğ, Ali Kasapoğlu, Halit Dardeniz, Nazım Demircioğlu, İsmail Baykut, İzzet Aykaç, Sadi Diker, Mehmet Tosun, Tahsin Gür, İsmet Güler, Haydar Ünsal, Mahmut Aksu, Saide Gölge, Salih Tuna, Dr. Behçet Gökçen, Hasan Akkoca, Zihni Akyüz ve Sami Bozok’tu[16].
Yapılan seçimler sonucunda parti tarafından gösterilen tüm adaylar Çanakkale Belediye Meclisi’ne seçilmişti. Yürürlükte bulunan Belediye Seçimleri Kanunu gereği Belediye Meclisi kendi arasında yaptığı toplantıda Belediye Başkanlığı’na 16 oy alan Nazım Demircioğlu’nu, Salih Tuna’yı Belediye Başkanı Birinci Vekilliğine, Hasan Akkoca’yı Belediye Başkanı İkinci Vekilliğine, İzzet Aykaç, Ali Kasapoğlu ve Halit Turuğ’u Belediye Encümen üyeliklerine seçmiş[17] ve bu seçimi Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 8 Ağustos 1939 tarihinde onaylamıştı[18].
Belediye Başkanı Nazım Demircioğlu’nun ilk icraatı; harap bir halde bulunan dükkân, mağaza ve evlerin önündeki piyade kaldırımlarını betonarmeye çevirmek olmuş, gümrük binasının dar olan ön kısmını genişleterek betonarme yaptırmış, balıkhaneyi yeniden inşa ettirmek üzere ihaleye çıkarmış, yukarı çarşıya bir umumi tuvalet inşaatı için müteahhite vermişti[19].
İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından iki gün önce 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlanmıştı. Bu yılki törene geçmiş yıllara göre daha kalabalık askeri birlikler katılmıştı. Neredeyse her sınıftan birlikler geçiş resmi yapmışlardı. Törende birçok subay konuşma yapmış ve en son konuşan Müstahkem Mevki Komutanı Korgeneral Ali Rıza Artunkal, Cumhurbaşkanı Milli Şef İsmet İnönü’nün askeri dehalarından söz etmişti. Gece fener alayı yapılmış. Belediye Sineması’nda balo düzenlenmiş ve sabaha kadar eğlence tertip edilmişti[20].
1 Eylül 1939’da İkinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale’de de hava birden değişmiş ve Türkiye’nin gireceği olası bir savaş için hızla tahkimat yapılmaya başlanmıştı[21].
İkinci Dünya Savaşı, kısa sürede tüm Avrupa’yı ve dünyayı sarmıştı. Türkiye de savaşın bütün ağırlığını ve endişelerini derinden hissediyordu. Bakanlar Kurulu 20 Kasım 1940 tarihinde altı ilde sıkıyönetim ilan etmişti[22]. Sıkıyönetimin ilan edildiği illerden birisi de Çanakkale’ydi. Kanun valilere her türlü yetkiyi vermişti. Çanakkale Valisi sıkıyönetim ilanını halka şu tebliğle bildirmişti:
“Vaziyetin gösterdiği lüzum ve icapları değerlendiren Bakanlar Kurulu Anayasa’nın 86. Maddesi gereği İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli vilayetleri sınırları içinde ilan tarihinden itibaren bir ay süreyle Sıkıyönetim ilanına 20 Kasım 1940 tarihli toplantısında karar vermiştir. Durum yüksek İçişleri Bakanlığı’nın yazısı üzerine ilan olunur”[23]
Sıkıyönetim 20 Aralık’ta bu defa üç ay süreyle uzatılmış ve savaş sonuna kadar da sürekli uzatılarak sıkıyönetim uygulamasına devam edilmişti[24].
Bu arada daha sıkıyönetim ilan edilmeden küçük bir oba olan Ulupınar Sacıcaeli Köyü’nden ayrılarak bağımsız köy haline getirilmişti. Bununla ilgili olarak Çanakkale İdare Meclisi ve Daimi Kurulu’nun aldığı karar 22 Ekim 1940 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanmış ve hemen Ulupınar’ın köy haline getirilmesi çalışmalarına başlanmıştı. Bununla ilgili belgede karar şöyle belirtilmektedir:
“Çanakkale merkez kazasının Sarıcaeli Köyüne bağlı Ulupınar Obasının Sarıcaeli Köyünden ayrılarak müstakil köy haline getirilmesi hakkında İdare Heyeti ile Daimi Encümen tarafından verilen kararlar Dâhiliye Vekâleti’nin yüksek tasvibine iktiran etmiş ve 22 Ekim 1940 gününden itibaren mezkûr oba resen işe başlamıştır.”[25]
1940 yılı Kasım ayında Çanakkale’de önemli bir olay yaşanmıştı. Savaşın başlangıcından itibaren ilk kez yaşanan bu dolayın daha sonra başka örnekleri de görülecekti. Milli Korunma Kanunu’na muhalefet etmek gerekçesiyle İsakoğlu Salamon Zakoti Cumhuriyet Savcılığı’nın verdiği kararla Konya’ya sürgün edilmişti. Sürgün kararı 7 Kasım 1940 tarihinde sanığa tebliğ edilmişti. Sürgün kararı belgesi şöyleydi:
Çanakkale’nin Yukarı Çarşısı’nda hırdavatçı İsakoğlu 41 yaşında Salamon Zakoti’nin 36 sandık çiviyi evine saklayarak müracaat edenlere çivi olmadığını söylemek suretiyle Milli Korunma Kanunun 32.maddesi hükümlerine muhalif harekette bulunduğu yapılan duruşması neticesinde bu kanunun 59.maddesi gereğince iki sene müddetle Konya’ya sürgün edilmesine ve 500 Lira ağır para cezası ödemesine ve çivilerin müsaderesine karar verilmiş ve bu karar yüksek temyiz mahkemesinin de tasdikine de iktiran etmiş olduğundan hüküm infazına başlanmıştır.”[26]
İkinci Dünya Savaşı başlayalı Çanakkale’de ikinci yılbaşı kutlanacaktı[27]. 1941 yılında 1 Ocak Çarşamba gününe gelmişti ve yeni yıla girerken Çanakkale Şefkat Yuvası’ndaki öksüz ve yetim çocuklar yararına bir balo düzenlenmiş ve baloya başta vali olmak üzere komutanlar, vilayet memurları ve kalabalık bir halk topluluğu katılmıştı. Baloda çocuklar için büyük bir yardım temin edilmişti[28].
Ayrıca Valinin eşinin himayelerinde Çanakkale merkezinde Yardım Sevenler Cemiyeti tarafından kahraman askerlerimize kışlık hediye olmak üzere Çanakkale halkı tarafından 1180 parça yünlü ve pamuklu eşya toplanarak Kızılay Cemiyeti’ne teslim edilmiş ve ayrıca toplanan 1100 lira ile de hayırsever bayanlar tarafından avcı yeleği diktirilmiş ve başlık örülmüş ve askeri birliklere teslim edilmişti[29].
1941 yılında Kurban Bayramı 8 Ocak Çarşamba günü başlamıştı ve tüm kurban derileri üç kurum arasında pay edilmek üzere Türk hava Kurumu tarafından toplanmıştı[30]. Bu arada Kurban Bayramı’nın başlangıcından on gün sonra yani 18 Ocak 1940 tarihinde çıkarılan Milli Korunma Kanunu’nun yirmi maddesi değiştirilmişti ve kanun daha da ağırlaştırılmıştı[31]. Silahlı kuvvetlerin ihtiyacı gerekçesiyle çıkarılan bir Bakanlar Kurulu kararı sonrasında Kalvert Çiftliği’nin ise istimlâk işlemleri başlamıştı. Kalvert Çiftliği sahiplerinden Albert Kızı Bayan Alis’e yapılan tebligatta; “Erenköyü’nde şahsınıza ait olduğu tahakkuk eden ve belediye ilan tahtasına talik edilen mazbatada hudutları ile takdir edilen kıymeti gösterir gayrimenkulünüz umumi menfaatler namına ciheti askeriyece istimlâk edilmekte olduğundan muhamminler heyetince mülkünüze takdir edilen bedele bir itirazınız varsa müddeti kanuniyesi zarfında gerek tahriren ve gerekse şifahen belediye riyasetine müracaatla itirazda bulunmanız aksi takdirde mezkur kıymeti kabul etmiş addedilerek muamelesinin tekemmülü cihetine gidileceği” belirtilmişti[32]. Ve Kalvert Çiftliği, önce ordunun kullanımına sunulacak daha sonraki yıllarda da Tarım Bakanlığı’nın mülkü olacaktı.
Savaş nedeniyle fiyatlar üzerinde sıkı bir denetim vardı. Vali Başkanlığı’nda oluşturulan Çanakkale Fiyat Murakabe (Denetleme) Komisyonu çalışmalarına başlamıştı[33].
Çanakkale Fiyat Murakabe (Denetleme) Komisyonu tarafından 20 Şubat 1941 tarihinde ilan edilen 8 numaralı tebliğde nadir bulunan çimentonun fiyatları şöyle belirlenmişti:
“1.Bilumum esnaf ve tüccarlar tarafından getirilip Çanakkale’de satışa arz edilen Portlant evsafındaki çimentoların beher çuvalına komisyonca 125 kuruş fiyat tespit edilmiştir.
2.Çimento çuvalları 50 kuruş kıymet mukabilinde depozitolu bulunduğu cihetle bilahare tüccar ve esnaf tarafından fabrikalarına iade edilecek olan bu çuvallar için satıcı alıcıdan 50 kuruş depozito akçası alacaktır. Mezkûr çuvallar alıcı tarafından sağlam olarak geri verildiği takdirde satıcı beher çuval için depozito suretiyle almış olduğu 50 kuruşu iadeye mecburdur. Aksi halde kanuni takibatı muciptir.
3.Vilayet bağlı bilumum kazalar ve nahiyelerde satışa arz edilen çimentolar için komisyonca çimentonun beher çuvalına 135 kuruş fiyat tespit edilmiştir. Komisyon tarafından tespit edilen iş bu fiyata ancak hakiki nakliye masrafı ile belediye rüsumları zam edebilir. Mala yapılacak olan hakiki nakliye vesair masrafları tetkik ve muvafık görüldüğü takdirde komisyonun tespit ettiği fiyata ilave mahalli belediyeler mezundur.
4.İkinci, maddede yazılı ahkâm vilayete bağlı kazalar ve nahiyelerde vaki satış için de muteberdir.
Keyfiyet 29 sayılı Milli Korunma Kararnamesi hükümlerine istinaden ilan olunur.”[34]
Bu arada Çanakkale Defterdarlığı 30 parça tarlaya yıllık vergi gelirleri ödenmediği için el koyarak kiraya vereceğini ilan etmişti. Bu tarlaların on bir tanesi Arap Besim’indi ve toplam 154 dönümdü. Bulundukları mevkiler Güvemlik, Ağaçarası, Toptaşı, Selağzı ve Beylik Yerler’di ve kira bedeli de toplam 173 liraydı. Üç parça bir Rum’a aitti ve bu araziler Şıldak Köprü, Yalnız Bağlar ve Setbaşı’nda olup 20 dönümdü ve kira bedeli 21 liraydı. Ermeni Benzik’in Setbaşı’nda 2 dönüm tarlasının kirası 4 lira, Ermeni Semerci Andiryas’ın Ortaokul yanındaki 4 dönüm tarlası 10 lira, aynı mevkideki 5 dönüm tarlası 15 liraya kiralıktı. Ermeni Ohannes’ten Hamidiye mevkisindeki 1 dönüm tarlası 3 liraya, Ermeni Andiryas’ın Ortaokul mevkiindeki 5 dönüm tarlası 5 liraya kiraya verilecekti. Yunanlı Adiryadi’den Setbaşı’nda 2 dönüm tarla 4 liraya, Yunanlı Kaptan Laka’nın Ortaokul mevkiinde bulunan 2 dönüm tarla 5 lira, hastane yanındaki 6 dönüm tarla 5 lira, Yunanlı Vasil’den Setbaşı’nda 3 dönüm tarla 7 lira, Kaptan Laka’dan ortaokul mevkiinde 6 dönüm tarla 15, Setbaşı’nda 4 dönüm tarla 10 liraya kiraya verilecekti. Yunanlı Perikli’den 5 dönüm tarla 6 lira, Nikola Pisi’den Sabuncu Kısık mevkiindeki 2 dönüm tarla 8 lira ve Perikli oğlu Atanaş’tan Güllübahçe mevkisindeki 2.1 dönüm tarla 5 liraya kiralıktı[35].
Devlet, bir taraftan üretime önem verirken, diğer taraftan da gelirlerini arttırmak ve alacaklarını tahsil ederek arttan askeri ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir çaba içinde girmişti ve Çanakkale’de tüm bu çabaların örnekleri görülmekteydi. Ülke olağanüstü günler yaşıyordu ve her an savaşa girebilirdi.
Takvimler, 7 Temmuz 1942’yi gösteriyordu; Almanya, aşağı-yukarı Sovyetler Birliği topraklarında ilerleyebileceği son noktalara gelmişti. Hitler, ne Ukrayna’ya, ne Kırım Tatarlarına, hatta ne de Baltık devletlerine bağımsızlık vermişti[36]. Almanların niyeti Kafkasya’yı zapt etmek, İran üzerinden kolayca Musul, Bağdat ve Basra’ya inmek, Mısır’dan da kuzeye ilerleyerek Filistin ve Suriye üzerinden İskenderun-Fırat havzasına varmaktı. Almanya bunu gerçekleştirdiği takdirde Türkiye’yi tam bir çember içine almış olacak, aynı zamanda da tüm petrol yatakları ile zengin tarımsal alanları ele geçirmiş olacaktı[37]. Böyle bir ortamda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Dr. Refik Saydam’ın ölüm haberi herkesi şaşırttı ve derinden üzdü[38].
Dr. Refik Saydam’ın ölümü üzerine Çanakkale’de de büyük bir üzüntü yarattı. Çanakkale halkına bu üzücü haber şöyle duyuruldu:
“Muhterem Başvekilimiz Dr. Refik Saydam, İstanbul’da teftiş vazifeleri yapmakta iken geçen Salı günü saat 24’te kalp sektesinden vefat ettiği büyük bir acı ile haber alınmıştır. Kıymetli Başvekilin ölümü yurtta da geniş bir teessür uyandırmıştır. Bütün halka ve yurttaşlara ve kederli ailesine en samimim ve en derin taziyelerimizi sunar, büyük ölünün huzurunda içimiz elemle dolu olduğu halde hürmet ve taziz duyguları ile eğiliriz.”[39]
Dr. Refik Saydam, İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye’yi çepeçevre sardığı bir sırada Başbakanlık görevini üstlenmişti. Yaptığı uygulamalar Türkiye’nin savaşa girmesini engellemek ve açta, açıkta kimsenin kalmamasına yönelikti. O nedenle Dr. Refik Saydam tam bir “savaş ekonomisi” uygulamıştı. Bu amaçla “Milli Korunma Kanunu”nu çıkarmıştı. Haksız kazançların önlenmesi ve savaş zenginlerinin türemesine engel olmayı amaçlamıştı. Ekonomi üzerinde sıkı bir denetim kurmuştu. Köy Enstitülerini hayata geçirmişti. Devletleştirmelere önem vermişti. Buğday ve çavdar ürününe değer saptayarak el konulması kararına imza atmıştı. Üreticinin elinde kalan hububat, mısır ve pamuğu değerini ödeyerek devletçe satın alınmasını sağlamıştı. Fiyat Murakebe Komisyonu (Fiyat İstikrar Komisyonları) oluşturarak her eşya ve malın azami fiyatının belirlenerek haksız kazançları önlemeyi amaçlamıştı. İaşe Müsteşarlığı’nı kurmuştu. Bu müsteşarlığın başında daha sonra da ismi çok duyulacak olan Şükrü Sökmensüer ve yardımcılığına da Şevket Süreyya Aydemir’i getirmişti[40]. Petrol Ofisi, Ticaret Ofisi, İaşe Müdürlükleri, Halk Dağıtım Birlikleri hep onun zamanında hayata geçirilmişti.
Dr. Refik Saydam’ın Başbakanlığı sırasında üretim yetersizliği nedeniyle tek tip ekmek çıkarılmasına geçilmişti[41] ve ekmeğin çeşnisi defalarca değiştirilmişti.
Dr. Refik Saydam’ın uygulamaları arasında bugün en çok hatırlanan veya söylenen buğday üretimindeki yetersizlik ve düşüş nedeniyle büyük şehirlerde ekmek tüketimini sınırlandırmak amacıyla karne uygulamasına geçilmesidir[42]. 1942 yılı Ocak ayında başlayan uygulamada 7 yaşına kadar çocuklara günde 187,5 gram, 7 yaşından büyük olanlara günde 375 gram ve ağır işçilere de 750 gram ekmek karne ile verilmeye başlanmıştı[43].
Çanakkale Valiliği tarafından 29 Ocak 1942 tarihinde yayınlanan bildiride ekmekte karne ile dağıtıma geçileceği bildirildi[44]. Bakanlar Kurulu Kararnamesi gereği; Çanakkale Valiliği’nin 247 sayılı kararına göre; uygulamanın Milli Korunma Kanunu’nun 21.maddesi gereğince yapılacağı belirtilerek tüm Türkiye’de olduğu gibi Çanakkale’de de 7 yaşına kadar çocuklara günde 187,5 gram, 7 yaşından büyük olanlara günde 375 gram ve ağır işçilere de 750 gram ekmek karne ile verilmeye başlanacaktı. Ekmek kartları, belediye tarafından tanzim edilecek ve kimin hangi fırından ekmek alacağı ayrıca belirlenecekti[45]. Çanakkale Belediyesi ekmek karnesi için Muvakkat (Geçici) Bürolar kurdu. Burada çalıştırılan elemanlara ayrıca fazla bir mesai ücreti ödenmeyecekti.
Çanakkale Valisi Fehmi Vural, ekmek fiyatının da Çanakkale Fiyat Murakebe Komisyonu tarafından belirlendiğini açıkladı. Buna göre 1 Şubat 1942 tarihinden itibaren Çanakkale’de bir adet 750 gram ekmeğin fiyatı 17.5 kuruştu. Bu sırada karşılaştırma olması açısından sığır etinin kilosu 55 kuruş, erkek koyun etinin kilosu 75, dişi koyun eti 70 ve manda etinin kilosu da 45 kuruşa satılıyordu[46].
Çanakkale’de karne usulüne göre ekmek dağıtımına 1 Şubat 1942 tarihinde başlandı. Fırınlar önünde önce uzun kuyruklar oluşuyordu ancak bir hafta geçmeden bu kuyruklar ortadan kalktı[47].
Ayrıca Çanakkale Valiliği patates, mısır, nohut, darı, susam ve diğer tahıl ürünlerinin ekimi konusunda köylüyü bilgilendiriyordu. Çanakkale’de karne ile ekmek tanzimi 28 Şubatta değiştirildi ve bu tarihten itibaren 600 gram ekmek çıkarılması ve 10 kuruştan satılması kararlaştırıldı[48].
Ekmek karnesi uygulamalarına sonraki yıllarda riayet etmeyenler de çıktı. Bunlar Milli Korunma Kanunu’nun 21 ve 55/2’nci maddeleri gereği Çanakkale Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandılar. Örneğin; karnesi ekmek satmak suretiyle haksız menfaat sağladığı gerekçesiyle yapılan yargılama sonucunda Saat Kulesi karşısındaki Fırıncı Ahmet Usta’nın fırınında çalışan Mehmet oğlu Ali 25 lira ağır para cezasına çarptırıldı. Aynı şekilde Hastane Bayırı’nda Fırıncı Kamil oğlu Cemal, yapılan yargılama sonucunda 25 lira ağır para ceza ile cezalandırıldı. Ekmek karnesi satın alarak fırından ekmek almak ve haksız para kazanmak gerekçesiyle Aşçı Bahattin oğlu Ali Milli Korunma Kanunu gereği 35 lira ağır para cezası ve on gün de hapis cezasına çarptırıldı[49].
Refik Saydam Hükümetinin en önemli uygulamalarından biri de gayrimenkul kiralarının arttırılmamasına ilişkindi. 1940 yılı Şubat ayında alınan kararla hiçbir ilde ve kasabada gayrimenkul kiralarının arttırılmaması ve kiraların 1939 yılındaki şartlara göre alınması kararlaştırıldı. Yeni yapılan binalara ait kira bedelleri de Tadilat Komisyonlarınca belirlenecekti[50]. Çanakkale’de de fiyatlar donduruldu. Haksız kazanç elde edenler Milli Korunma Kanunu gereği cezalara çarptırıldılar.
Makale Sonuç
Çanakkale Sanayi ve Ticaret hayatı bakımından gelişmiş bir şehir değildi. Nüfus daha ziyade köylerde yaşamaktaydı. Cumhuriyetin ilanından sonra da palamut, şarap ve tahıl ticareti başlıca ihraç ürünlerini teşkil etmekteydi.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlarında Çanakkale Ticaret Odası’na kayıtlı 34 müteahhit, 15 şirket, 4 kereste fabrikası, 10 manifaturacı, 5 zahire tüccarı, 12 tuhafiyeci, 6 hırdavatçı, 9 fırıncı, 2 lokantacı, 7 otel sahibi, 2 av derisi ticarethanesi, 3 kırtasiyeci, 3 kundura malzemecisi, 2 saatçi, 2 eczacı olmak üzere toplam 120 çeşitli ticaret erbabı bulunuyordu. Savaş, Çanakkale’yi derinden etkiledi. Boğaz nedeniyle olası bir saldırı için bir kolordu Çanakkale’nin savunması için bölgeye nakledildi. Hem bölgede yaşayan insanların hem de Çanakkale’de görev yapan askerin yiyecek ihtiyaçlarının karşılanması için büyük çaba sarf edildi. 1 Eylül 1939’da savaş başladığında halkın elinde bulunan tahıl, hayvan yemi, yağ gibi maddeler ihale yoluyla satın alınarak ilk etapta askerin ihtiyaçları karşılanması düşünüldü. 1940 yılından itibaren Çanakkale halkının her türlü tarım ürününü yetiştirmesi için bizzat valilik tarafından çağrı ve destekler yapıldı. Fiyatların hızlı yükselmesini önlemek için Çanakkale Valisi’nin başkanlığında Fiyat Murakebe Komisyonu oluşturuldu. Ekmek karneye bağlandı ve halkın Çanakkale’de hangi fırından ne kadar ekmek alacağı Çanakkale Belediyesi tarafından belirlendi. Kira fiyatları sabitlendi. Hükümetin ve Valiliğin aldığı kararlara aykırı davrananlar Milli Korunma Kanunu çerçevesinde Asliye Ceza Mahkemelerinde yargılanarak cezalandırıldılar.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Çanakkale’de de fiyatlar sıkı şekilde denetlendi. Ve ülkedeki savaş ekonomisi Çanakkale’de de uygulandı. Bu ekonomik politikanın mimarları olan Dr. Refik Saydam, İkinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli şekilde devam ettiği sırada vefat etti. Dr. Refik Saydam’ın ölümü Çanakkale’de de büyük yankı uyandırdı. Ama alınan tüm tedbirlere rağmen İkinci Dünya Savaşı’nın tüm olumsuz etkileri Çanakkale’de savaşın başından itibaren hissedildi.
KAYNAKÇA
“Acı Haber, Başvekilimizi Kaybettik,” Çanakkale, 10 Temmuz 1942, s.1.
“Avrupa’da Harp Başladı,” İkdam, 2 Eylül 1939, s.1.
“Belediye İntihabı,” Çanakkale, 13 Temmuz 1939, s.1.
“Belediye İntihabı,” Çanakkale, 25 Mayıs 1939, s.1.
“Belediye İntihabının Feshi,” Çanakkale, 25 Mayıs 1939, s.1.
“Büyük Millet Meclisi İntihabının Yenilenmesi,” Çanakkale, 9 Şubat 1939, s.1
“Çanakkale Belediyesi’nden,” Çanakkale, 29 İkinci Kanun 1942, s.1.
“Çanakkale Fiyat Murakebe Komisyonu’ndan,” Çanakkale, 13 Mart 1941, s.1.
“Çanakkale Fiyat Murakebe Komisyonu’ndan,” Çanakkale, 23 Kânunusani 1941, s.1.
“Çanakkale Vilayeti Fiat Murakebe Komisyonu Reisliği’nden,” Çanakkale, 16 İkinci Kanun 1942, s.1.
“Çanakkale Müddei Umumiliği’nden,” Çanakkale, 22 Şubat 1943, s.2.
“Çanakkale Müddei Umumiliğinden,” Çanakkale, 7 Teşrinisani 1940, s.1.
“Çanakkale Valiliği’nden,” Çanakkale, 29 İkinci Kanun 1942, s.1.
“Çanakkale’nin Sayın Halkına,” Çanakkale, 16 Mart 1939, s.1.
“Çanakkale’nin Sayın Seçicilerine,” Çanakkale, 25 Mayıs 1939, s.2.
“Ekmek İşinde Karne tatbik Edilecek,” Ulus, 20 İlk Kanun 1941, s.1.
“Ekmekte Kart Usulü,” Çanakkale, 6 Şubat 1942, s.1.
“Genelkurmay Başkanı Sayın Mareşal Fevzi Çakmak Çanakkalemizi Şereflendirdiler,” Çanakkale, 29 Haziran 1939, s.1.
“Hava Taarruzlarına Karşı Işıkların Söndürülmesi ve Karartılması Nizamnamesi,” Çanakkale, 13 Temmuz 1939, s.1.
“İdare-i Örfi Hakkında Makamı Vilayetin Tamimi,” Çanakkale, 28 Teşrinisani 1940, s.1.
“Kalvert Çiftliği Sahiplerinden Albert Kızı Bayan Alis,” Çanakkale, 16 Kânunusani 1941, s.1.
“Milli Korunma Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun,” Çanakkale, 16 Kânunusani 1941, s.1.
“Milli Müdafaa Mükellefiyet Kanunu,” Çanakkale, 7 Eylül 1939, s.1.
“Milli Şef Çanakkale Limanını Şereflendirdiler,” Çanakkale, 6 Temmuz 1939, s.1.
“Muhterem Halkımıza,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
“Müntehibi Sani Seçimi,” Çanakkale, 23 Mart 1939, s.1.
“Örfi İdare Üç Ay Temdit Edildi,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
“Trakya Umumi Müfettişi Sayın General Kazım Dirik Şehrimizde,” Çanakkale, 23 Şubat 1939, s.1.
“Vilayet Defterdarlığı’ndan,” Çanakkale, 20 Şubat 1941, s.2.
“Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 17 Ağustos 1939, s.1.
“Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 2 Mart 1939, s.1.
“Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 22 Haziran 1939, s.1.
“Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 26 Kânunusani 1939, s.1.
“Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 27 Nisan 1939, s.1.
“Vilayet Makamından,” Çanakkale, 21 Teşrinisani 1940, s.1.
“Vilayet Makamından,” Çanakkale, 28 Teşrinisani 1940, s.1.
“Yardım Sevenler Cemiyeti’nin Faaliyeti,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
“Yeni Ekmeğin Miktarı ve Fiyatı,” Çanakkale, 27 Şubat 1942, s.1.
“Yeni Yıla Girerken,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
“Zafer Bayramı,” Çanakkale, 1Eylül 1939, s.1.
Aydemir, Şevket Süreyya, İkinci Adam, c.II, 2. Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul 1966.
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), 030.011.00.00.133.30.16.
Çoker, Fahri, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM I.Dönem 1919-1923, 3.c., TBMM Vakfı Yayınları, Ankara 1995.
Erkilet, Hüseyin Emir, İkinci Cihan Harbi ve Türkiye, Kenan Matbaası, İstanbul 1945.
Goloğlu, Mahmut, Tek Partili Cumhuriyet (1931-1938), Goloğlu Yayınları, Ankara 1974.
Kızılok, Nadir, “Refik Saydam,” Çanakkale, 10 Temmuz 1942, s.1.
Koçak, Cemil, Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945), Yurt Yayınları, Ankara 1986.
Nadi, Nadir, Perde Aralığından, 4.Baskı, Çağdaş yayınları, İstanbul 1991.
Resmi Gazete, sayı: 4482, 11 Nisan 1940.
Resmi Gazete, sayı: 5010, 19 Ocak 1942.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Dr. Refik Saydam 1881-1942, Ankara 1942.
TBMM Arşivi, TBMM Azayi Kiramına Mahsus Muhtasar Tercümei Hal Varakası, Refik Saydam Sicil No: 31.
Tanyel, Cevdet, “Bir tip Ekmek ve Hastalar,” Çanakkale, 17 Temmuz 1941, s.1.
Tanyel, Cevdet, “Büyük Bir Kayıp,” Çanakkale, 10 Temmuz 1942, s.1-2.
* Çanakkale Onsekiz Mat Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi
e-mail: matabaycomu.edu.tr Tel: 0286 2180018/1715
[1]“Avrupa’da Harp Başladı,” İkdam, 2 Eylül 1939, s.1.
[2] “Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 26 Kânunusani 1939, s.1.
[3] “Trakya Umumi Müfettişi Sayın General Kazım Dirik Şehrimizde,” Çanakkale, 23 Şubat 1939, s.1.
[4] “Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 2 Mart 1939, s.1.
[5] “Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 27 Nisan 1939, s.1.
[6] “Genelkurmay Başkanı Sayın Mareşal Fevzi Çakmak Çanakkalemizi Şereflendirdiler,” Çanakkale, 29 Haziran 1939, s.1.
[7] Milli Şef Çanakkale Limanını Şereflendirdiler,” Çanakkale, 6 Temmuz 1939, s.1.
[8] “Hava Taarruzlarına Karşı Işıkların Söndürülmesi ve Karartılması Nizamnamesi,” Çanakkale, 13 Temmuz 1939, s.1.
[9] “Büyük Millet Meclisi İntihabının Yenilenmesi,” Çanakkale, 9 Şubat 1939, s.1
[10] “Çanakkale’nin Sayın Halkına,” Çanakkale, 16 Mart 1939, s.1.
[11] “Müntehibi Sani Seçimi,” Çanakkale, 23 Mart 1939, s.1.
[12] “Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 27 Nisan 1939, s.1.
[13] “Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 22 Haziran 1939, s.1.
[14] “Belediye İntihabı,” Çanakkale, 25 Mayıs 1939, s.1.
[15] “Belediye İntihabının Feshi,” Çanakkale, 25 Mayıs 1939, s.1.
[16] “Çanakkale’nin Sayın Seçicilerine,” Çanakkale, 25 Mayıs 1939, s.2.
[17] “Belediye İntihabı,” Çanakkale, 13 Temmuz 1939, s.1.
[18] BCA., 030.011.00.00.133.30.16.
[19] “Vilayet Haberleri,” Çanakkale, 17 Ağustos 1939, s.1.
[20] “Zafer Bayramı,” Çanakkale, 1Eylül 1939, s.1.
[21] “Milli Müdafaa Mükellefiyet Kanunu,” Çanakkale, 7 Eylül 1939, s.1.
[22] “Vilayet Makamından,” Çanakkale, 21 Teşrinisani 1940, s.1.
[23] “İdare-i Örfi Hakkında Makamı Vilayetin Tamimi,” Çanakkale, 28 Teşrinisani 1940, s.1.
[24] “Örfi İdare Üç Ay Temdit Edildi,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
[25] “Vilayet Makamından,” Çanakkale, 28 Teşrinisani 1940, s.1.
[26] “Çanakkale Müddei Umumiliği’nden,” Çanakkale, 7 Teşrinisani 1940, s.1.
[27] “Yeni Yıla Girerken,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
[28] “Yardım Sevenler Cemiyeti’nin Faaliyeti,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
[29] “Yardım Sevenler Cemiyeti’nin Faaliyeti,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
[30] “Muhterem Halkımıza,” Çanakkale, 4 Kânunusani 1941, s.1.
[31] “Milli Korunma Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun,” Çanakkale, 16 Kânunusani 1941, s.1.
[32] “Kalvert Çiftliği Sahiplerinden Albert Kızı Bayan Alis,” Çanakkale, 16 Kânunusani 1941, s.1.
[33] “Çanakkale Fiyat Murakebe Komisyonu’ndan,” Çanakkale, 23 Kânunusani 1941, s.1.
[34] “Çanakkale Fiyat Murakebe Komisyonu’ndan,” Çanakkale, 13 Mart 1941, s.1.
[35] “Vilayet Defterdarlığı’ndan,” Çanakkale, 20 Şubat 1941, s.2.
[36] Nadir Nadi, Perde Aralığından, 4.Baskı, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1991, s.216.
[37] Hüseyin Emir Erkilet, İkinci Cihan Harbi ve Türkiye, Kenan Matbaası, İstanbul 1945, s.101.
[38] Türkiye Cumhuriyeti’nin İsmet İnönü, Ali Fethi Okyar ve Celal Bayar’dan sonra Başbakanı olan Dr. İbrahim Refik Saydam, 1881 yılında İstanbul’da doğmuştu. İlk ve orta öğrenimini Fatih Askeri Rüştiyesi’nde tamamladıktan sonra 1899 yılında Askeri Tıp Fakültesi’ni girmiş ve 4 Kasım 1905’te doktor yüzbaşı rütbesi ile orduya katılmıştı. 1907-1910 yılları arasında Maltepe Askeri Hastanesi ve Feshane Fabrikası’nda doktor olarak görev yapmıştı. Daha sonra Almanya’da tıp alanındaki gelişmeleri yakından takip etmek ve uzmanlık çalışmalarını ilerletmek için eğitime gitmişti. Almanya’da Berlin Askeri Tıp Akademisi’nde eğitim görmüştü. Balkan Savaşları’nın başlaması ile yurda dönmüş ve 18’nci Kolordu Karargâhı’na atanarak cephede hizmet etmişti. Özellikle Antalya ve Çatalca bölgesinde kolerayı önlemek amacıyla çalışmalar yapmış ve bu konuda oldukça başarılı hizmetlerde bulunmuştu. Birinci Dünya Savaşı sırasında Sahra Genel Sağlık Müfettişliği’ne getirilmiş ve Osmanlı Orduları Sağlık İşleri Komutanı Süleyman Numan Paşa ile birlikte çalışmıştı. Ordu Bakteriyoloji Enstitüsü’nü kurarak sağlık hastalıklara karşı mücadele etmişti. Sahra Genel Sağlık Müfettiş Muavinliği sırasında Bakteriyoloji Enstitüsü’nde tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının, tetanos ve dizanteri serumlarının burada üretilmesini ve Birinci Dünya Savaşı boyunca ordu ihtiyacının karşılanmasını sağlamıştı. Tifüs hastalığına karşı geliştirdiği aşı, dünya tıp literatürüne geçmişti. Dr. Refik Saydam’ın ismiyle anılan tifüs aşısı savaş sırasında Osmanlı ve Alman Ordularında kullanılmıştı.
Mütareke sırasında Dr. Refik Saydam, Mustafa Kemal’le birlikte Anadolu’ya geçmek için yola çıkmış ve 1919 yılında 9’uncu Kolordu Sağlık Müfettişliği Muavinliği’ne atanmıştı. Mustafa Kemal’le birlikte Samsun’a çıkan heyette yer alan Dr. Refik Bey, Erzurum’da da Mustafa Kemal’le birlikte çalışmıştı. Mustafa Kemal’in Erzurum’dan ayrılması üzerine Dr. Refik Bey, hükümet tarafından Erzurum Askeri Hastanesi bulaşıcı hastalıklar servisi şefliğine atanmasına rağmen bu görevi kabul etmemiş ve Mustafa Kemal’le Sivas’a gelmişti. Sivas Kongresi’ne katılmıştı.
23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Beyazıt milletvekili olarak görev yapmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından Milli Müdafaa Vekâletine bağlı Sıhhiye Dairesi Başkanlığı’na getirilmişti. Fevzi Paşa başkanlığında kurulan İcra Vekilleri Heyeti’nde Sıhhiye Vekili Dr. Adnan Bey’in istifası üzerine 10 Mart 1921 tarihinde Sıhhiye ve İçtimai Muavenet Vekili olarak görev yapmıştı. 1923 yılındaki seçimlerde İstanbul milletvekili olan Dr. Refik Bey, 30 Ekim 1923 tarihinde İsmet Paşa’nın kurduğu ilk Cumhuriyet Hükümeti’nde Sıhhat ve İçtimai Muavenet (Sağlık ve Sosyal Yardım) Bakanı olmuştu. Bu görevini tam on dört yıl sürdürmüştü. Bkz., Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM I.Dönem 1919-1923, 3.c., TBMM Vakfı Yayınları, Ankara 1995, s.153-154.
Bu görevi sırasında Memleket Hastaneleri’nin tüm yurtta kurulmasını sağlamıştı. Doğum ve çocuk bakımevlerini hayata geçirmişti. Türkiye’de özellikle anne sağlığı ve çocuk yetiştiriciliğine önem vererek anne ve çocuk ölümlerinin azaltılmasına konusunda büyük çaba sarf etmişti. Bu konularda eğitime önem vermişti. Sağlık kursları ve tıp öğrenci yurtlarını kurmuştu. 1928 yılında daha sonra kendi adıyla anılacak olan Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü ve Hıfzıssıha Okulu’nu açmıştı. Dr. Refik Saydam, özellikle ana nedeni fakirlik ve gıdasızlık olan verem hastalığıyla da mücadele etmiş ve Türkiye’de ilk kez Verem Savaş Dispanserlerini İstanbul ve Ankara’da hizmete sokmuştu. Bkz., Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Dr. Refik Saydam 1881-1942, Ankara 1942, s.20-32.
Dr. Refik Saydam, İsmet İnönü Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra Celal Bayar Hükümetlerinde görev almamış ve yerine Hulusi Alataş Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olmuştu[38]. Atatürk’ün ölümünden sonra İçişleri Bakanlığı’na getirilen Refik Saydam[38], 25 Ocak 1939 tarihinde Başbakan olarak hükümeti kurmakla görevlendirilmişti[38]. Aynı gün hükümetini açıklayan Dr. Refik Saydam, 7 Temmuz 1942 tarihindeki ani ölümüne kadar 3 yıl 6 ay 12 gün başbakanlık görevini sürdürmüştü. Bkz., TBMM Arşivi, TBMM Azayi Kiramına Mahsus Muhtasar Tercümei Hal Varakası, Refik Saydam Sicil No: 31; Çoker, Türk Parlamento Tarihi Milli Mücadele ve TBMM I.Dönem, s.155.
[39] “Acı Haber, Başvekilimizi Kaybettik,” Çanakkale, 10 Temmuz 1942, s.1; Cevdet Tanyel, “Büyük Bir Kayıp,” Çanakkale, 10 Temmuz 1942, s.1-2; Nadir Kızılok, “Refik Saydam,” Çanakkale, 10 Temmuz 1942, s.1.
[40] Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, c.II, 2. Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul 1966, s.198.
[41] Cevdet Tanyel, “Bir tip Ekmek ve Hastalar,” Çanakkale, 17 Temmuz 1941, s.1.
[42] “Ekmek İşinde Karne tatbik Edilecek,” Ulus, 20 İlk Kanun 1941, s.1.
[43] Resmi Gazete, sayı: 5010, 19 Ocak 1942; Çanakkale Vilayeti Fiat Murakebe Komisyonu Reisliği’nden,” Çanakkale, 16 İkinci Kanun 1942, s.1.
[44] “Çanakkale Valiliği’nden,” Çanakkale, 29 İkinci Kanun 1942, s.1.
[45] “Çanakkale Belediyesi’nden,” Çanakkale, 29 İkinci Kanun 1942, s.1.
[46] “Çanakkale Valiliği’nden,” Çanakkale, 29 İkinci Kanun 1942, s.1.
[47] “Ekmekte Kart Usulü,” Çanakkale, 6 Şubat 1942, s.1.
[48] “Yeni Ekmeğin Miktarı ve Fiyatı,” Çanakkale, 27 Şubat 1942, s.1.
[49] “Çanakkale Müddei Umumiliği’nden,” Çanakkale, 22 Şubat 1943, s.2.
[50] Resmi Gazete, sayı: 4482, 11 Nisan 1940.
KAYNAK:
Mithat ATABAY
Çanakkale Onsekiz Mat Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi
Makale Orjinali